Orijinal’den Selamlar, Saygılar…
Merhaba arkadaşlar, bu sizinle ikinci buluşmam, gün geçtikçe ısınıyorum bu yazı işine, seviyorum, keyif veriyor, sizlere de tavsiye ederim.
Dün gece uyku tutmadı beni, kalktım balkona çıkıp biraz oturdum. Böyle zamanlar için düşünecek bir şey lazım. Genelde biz yaş gruplarında bu aşk meşk olur. =) evet, bende bunu düşündüm. ( ama somut birini değil =) )
Dün gece kafama dank etti. Acaba insanlar neden sever ve sevilmek ister? Sevmeden de yaşayamaz mıyız? Sevip sevilince elimize ne geçiyor? Bunları ve cevaplarını düşündüm...
En mantıklı cevabım, insanlar mutlu olmak için sever ve sevilmek ister. Ama aşk acı verir =) . Şu 14 yıllık hayatımda (
) hiç aşk tarafından yüzüm gülmedi sağ olsunlar =) tabi bu sadece onların suçu değil, bu konuyu şimdilik erteliyorum. Aslında aşk insanı adam eder. Olgunlaşırsın. Acıya dayanıklı olmaya, yaralarını sarmaya alışırsın. Bir nevi iyi galiba bu yaşlarda âşık olmak. Hayatı erken tanımaya başlıyoruz. Bu kahpe dünyanın işlevini erken yaşta öğreniyor, çilesini erken çekmeye başlıyoruz. Peki iyi hoş seviyoruz seviliyoruz da sevmeden de olmaz mı bu dünya? Neden sevilmek zorundayız ya olmazsa olmaz mı bu kardeşim. Yaşamak için 1 oksijene 2 yiyecek tüketip besin almaya, enerji üretmeye ihtiyacımız var. Hani bunların içinde aşk nerde? Ama hayatta sap çekilmiyor be kardeşim =) olmuyor olmuyor ‘O’nuz olmuyor… yoksa ben bayılmıyorum yani acı çekmeye, sürekli Emrah Emrah takılmaya =) =P ilk gördüğünde vurulur kimisi, kimisi sonradan sonraya ısınır tabiri caizse elektrik alır (ben alamıyorum elektriği *tedaş* zam yaptı =P ) sonra bir bakar karşısındaki bizimkine karşı boş e sağlık olsun kardeşim iyisini bulurum ben sana =) ama yok bizimki ister illa o olsun. Sonra vazgeçmeye çalışır. Dikkat ama çalışır. Bir kere kaptırdıysam ben bu yüreği ona çıkmaz artık sevdası içimden... Kimi inatçı olur yok ağabeycim ben illa unutacağım bunu inatçı keçi =) biz gelelim unutacağım diyene. Bir gün o çocuğu en fevkalade gülüşüyle görür daha da bağlanır. ( Not: Sevdiği çocuk cool bir tipse bu gülücük acayip etkiliyor haberiniz olsun =) Benden söylemesi )
Ama bizimkinin aklında hep bir unutmaktır gider. Gel gelelim inatçı keçimize. Bizim keçi peşini bırakmaz çocuğun. Çocuk bunun ilgiyi çakar o kadarda beyin özürlü değildir herhalde kardeşim âşık olduğun çocuk eğer o derece özürlüyse bırak onun peşini gel kardeşim ben sana daha yakışıklısını akıllısını bulurum. Hoş yakışıklılıkta nereye kadarsa pehh. Çatkımı senin çocuk olayı eh fena değil. Tamam, çaksın belki o da boş değildir sana karşı. Haydi, ters tarafımıza geldi çocukta sana karşı boş e yine sağlık olsun sen azcık daha onun peşinde takıl =) Derste azcık bakış çaktırmadan (arkadaş tavsiyesi [
]) yine mi tık yok çocuk da az daha sabır kardeşim az daha. Belki çocuk utangaç hee eğer utangaçsa o iş azcık beni aşar. Onun hal ve hareketlerinden konuşmalarından sen anlayacaksın, hiç bana bakmayın ben öyle alengirli konuşanları anlamam seviyorsam çıkar karşısına seni seviyorum derim ağabeycim ne yapıyım =) o hikâyeyi de anlatacağım unutturmayın güldüreyim sizleri azcık =) Neyse ne diyorduk evet hal ve hareket üzerine biraz düşünmen lazım orası işin en gıcık tarafı kabul ediyorum =)
Aha çocuk aşka geldi söylüyor of bağırıyor seni seviyorum canım hayatımın aşkısın benimle çıkar mısın? Tamam, çocuk yola geldi =) hadi hayırlısı. Ama ama yelkenleri hemen suya indirmiyoruz. =) İndirmek olmaz kız dediğin azcık nazlı olur =) 1–2 gün peşinde dolansın sonra ne yapmak istiyorsan yap hayatım =)
*tedaş= elektrik idaresi
Ama ne yalan söyleyeyim sevmek lazım arkadaşlar. Bende karşıyım ama ne yapacaksın orman kanunu bu =) Sevmek, sevgini layıkıyla yaşamak ama hak edeni sevmek... Bu nokta çok önemli. Eğer seni hak etmiyorsa yol ver ağabeycim ona =) gitsin başka limanlara aa kafiyede yaptım ne güzel ohh tam havama girmişim =) ah hazır havama girmişken benim 2. sınıf hikayemi de anlatayım.
2. sınıftayız. 2002–2003 eğitim öğretim yılının sonlarına geliyoruz. Okulun bitmesine ya 1 ay ya da 2 hafta filan var. Benim aklımda hiç o çocuk yok. =) Nerden çıktı diye sormayın bende bilmiyorum (
) bizim sınıfta bir çocuk var. İsmi lazım değil. Ben nerden çıkardıysam ya da neremden uydurduysam (
) bunu sevdiğimi sanmışım – ki gerçekten sanıyorum şu zamana kadar hiç gerçekten sevemedim =) – daha sonra bir gün okuldan gelmişim kırtasiyeye gidiyorum zarf alacağım, kendi elimle ilan-ı aşk edeceğim kurtulacağım ( ama sonradan akıllandım artık bilgisayar çıktısı alıyorum =P ) ama karşı taraftan hiçbir beklentim yok =) gerek fiziğim olsun gerek kişiliğim onun bana yakışacağından değil de benim ona yakışmayacağımdan şüphe ediyorum =). Neyse ben aldım zarfı kağıdı, annem içerde iş yapıyor of oturmuşum balkona püfür püfür denizden denizden serin serin esiyor bana da ilham ne geliyor ne geliyor =). O zamandan belliymiş benim şarkılarla bu kadar haşır neşir olacağım. Mektubun içinde şimdi adını unuttuğum o dönemin hit aşk parçalarından biri ama mektuba da ne şiir yazmışım. Eh iyi yaptım hoş ettim ertesi gün çocuğun çantasına attım, aferin bana. Çocuk bir gün sonra bana geldi ve direk olarak bende sana karşı bir yakınlık yok ama bu yazdığın şiir harika ve bu şiirin senden çıktığına inanmıyorum eğer bu şiir sana aitse bende seni seviyorum dedi. O günü dün gibi hatırlıyorum...
Kıssadan hisse arkadaşım, konuşmaktan, onu sevdiğini söylemekten korkmayacaksın ama gerçekten seviyorsan korkmayacaksın. Benden bir olay daha öğrendiniz. Sizleri bir nebze olsun tebessüm ettirebildiysem ne mutlu bana, sizlere faydam dokunduysa dünyanın en mutlu insanıyımdır ben.
Bugün de yaz yaz kalemim tükendi. Bir dahaki makalemde sizlerle farklı bir konuda buluşmak üzere kendinize iyi bakın…
07 Ağustos 2009
İNÜ’den Sevgilerler...